Bizi instagram adresimizden takip edebilirsiniz. "@tarihinicinden4" takip etmeyi unutmayın!!!
Türk dili geçirdiği gelişmeler ele alınarak dört döneme ayrılır. 1- İlk Türkçe Devri (?-IV. yüzyıl), 2- Eski Türkçe Devri ( VI.-XI. yüzyıl), 3- Orta Türkçe Devri ( XI.-XVI. yüzyıl), 4- Yeni Türkçe Devri ( XVI. yüzyıldan günümüze kadar.). İlk üç devre ait olan Türkçe, İslamiyet'ten önceki Türkler tarafından konuşulup yazılmıştır. Bu yazıda ilk üç dönem detaylı olarak anlatılacaktır.
İLK TÜRKÇE DEVRİ
İlk Türk devletini kurmuş olan Hunlar'ı içine alan bu devre ait elimizde yazılı kaynak yoktur. Bazı Çin kaynaklarında Hunlar'a ait kelimeler var ise de, transkripsiyonlarının iyi yapılmamış olmasından dolayı, anlaşılmamaktadır. Çince kitaplarda geçen bu Hunca kelimeler daha çok askeri deyimlerle ve devlet teşkilatı ile alakalıdır.
ESKİ TÜRKÇE DEVRİ
Bu döneme, Göktürk ve Uygurlar tarafından kullanılan alfabelerle yazılan eserler girmektedir. Runik alfabesi ile yazılan Göktürk yazıtları Talas, Yenisey, Ongin, Orhon ve Tola nehirleri çevresine dağılmıştır. Bu anıtlardan en meşhurları; 732'de Kül Tigin, 735'de ağabeyi Bilge Kağan ve 720 yıllarında da Bilge Kağan'ın veziri Tonyukuk adına dikilen yazıtlardır.
Kireç taşlarının oyulması ile yazılan anıtlar 1893 yılında Türkolog Wilhelm Thomsen tarafından okunmuşlardır. Bu yazıtlar, Türk adının, Türk milletinin adının geçtiği ilk Türkçe metin olması, Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi, devlet ve halkın karşılıklı olarak görevlerinin belirlenmesi, Türk uygarlığı yasaları ve kültürü hakkında bilgi vermesi bakımından çok önemlidir
.
Türk dilinin ve kültürünün gelişmesini en uzun devam ettiren Uygurlar ise, Hun, Tibet, Brahma, Süryani , Soğd, Mani ve Uygur alfabelerini kullanmışlardır. Uygurlar arasında en yaygın alfabeler Soğd, Mani ve Uygur alfabeleri olmuştur. Soğd alfabesi aslında Uygurların sonradan kullandıkları Uygur alfabesinin aynıdır.
Soğd harflerini Uygurlar ilk defa 825-832 yılları arasında kağan olan Ho-sa'nın şerefine dikilen Kara-Balğasun yazıtında kullanılmıştır., 18 harften meydana gelmiş ve VIII. yüzyılın ilk yarısından sonra kullanılmağa başlanmıştır.
Bu yazıt, Uygurların Mani dinine girişini anlatmaktadır. Yazıtta kısaca "Evvelce et yenen bir memlekette şimdi pirinç yenecek, evvelce insan öldüren bir millet artık hayır ve sulh içinde yaşayacaktır." yazar. Uygur alfabesi ise, 18 harften meydana gelmiş ve VIII. yüzyılın ilk yarısından sonra kullanılmaya başlanmıştır.
ORTA TÜRKÇE DEVRİ
Bu devir, Uygurlar tarafından Mani ve Budist metinlerinin tercümelerini, Uygurca yazılmış Hukuk Vesikalarını, Çağatay ve Kıpçak yazı dili ile Oğuzca yazılmış metinleri içine alır.
Uygur alfabesi ile yazılmış en önemli eserler Uygur Vesikalarıdır. 11. ve 13. yüzyıllarda yazıldıkları tahmin edilen bu hukuk vesikaları, Uygurların çok yüksek bir medeniyet seviyesinde olduklarını ve oldukça ileri bir iktisat bünyesine sahip olduklarını göstermektedir.
Vesikalarda kesin tarih olmadığından, bunların ne zaman yazıldığı kullanılan kelimelere bakarak
tahmin edilmektedir. Vesikalar genel olarak bireylerin kendi aralarında veya toplu halde yaptıkları muameleler ile bireylerin devletle olan ilişkilerini anlatır. Borç alıp verme, ödünç verme, kiralama, alım-satım, vasiyet gibi pek çok olayın nasıl yapılması gerektiği bu vesikalarda anlatılmaktadır.
12. yüzyıldan sonra Orta Asya'nın İslamlaşması, ilk Türk İslam devletlerinin kurulmasıyla Türk yazı dili ve edebiyatında yeni değişiklikler ortaya çıkmıştır. Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla, Arapça yazılmış olan Kaşgarlı Mahmud'un Divanı Lügat-it Türk'ü oldukça zengin bir sözlük değeri taşımaktadır. Bu eser, Orta Asya'da yaşayan boyların ata sözlerini ve destanlarını toplamıştır. Türk folklor ve Halk edebiyatını öğrenmek için başvurulacak ilk eser önemini taşımaktadır.
Yine Karahanlı Türk devletinin bir başka düşünürü olan, Balasagun'lu Yusuf Has Hacib'in 1069 senesinde tamamladığı ilk İslami Türk edebiyatının eseri olan Kutadgu Bilig, zarif dili ve ahlaki konusu ile dikkat çeker. Yusuf Has Hacib hiç bir Türkçe örnek bulunmadan 6520 beyitlik manzum bir eser meydana getirmiştir. Eserin yazılma sebebi Türklerin ahlak, hukuk ve özellikle devlet idaresindeki vasıflarını devlet adamlarına ve gelecek nesillere izah etmesidir.
Konusu ve edebi özelliği ile Kutadgu Bilig'in devamı olan bir başka eser de Edip Ahmet Yükneki tarafından 12. yüzyılda yazılmış olan Ata-betü'l-Hakayık'tır. Orta Türkçe döneminin sonlarına doğru 13. yüzyılda Yunus Emre, Anadolu'da Türk dilinin gelişmesine katkıda bulunmuştur.
15. yüzyılda Çağatay edebiyatını kuran Ali Şir Nevai, Türk dilinin Farsçadan üstünlüğünü ileri sürerek Muhakemet-ül-Lûgateyn adlı eserinde iki dili karşılaştırmıştır ve Türkçenin zenginliğini ortaya koymuştur. Yine bu devir edebiyatının en güzel örneklerinden biri olan Babür'ün Hatıratı, Türk dili bakımından olduğu kadar, Türk tarihi bakımından da çok önemlidir.
Türk dili geçirdiği gelişmeler ele alınarak dört döneme ayrılır. 1- İlk Türkçe Devri (?-IV. yüzyıl), 2- Eski Türkçe Devri ( VI.-XI. yüzyıl), 3- Orta Türkçe Devri ( XI.-XVI. yüzyıl), 4- Yeni Türkçe Devri ( XVI. yüzyıldan günümüze kadar.). İlk üç devre ait olan Türkçe, İslamiyet'ten önceki Türkler tarafından konuşulup yazılmıştır. Bu yazıda ilk üç dönem detaylı olarak anlatılacaktır.
İLK TÜRKÇE DEVRİ
İlk Türk devletini kurmuş olan Hunlar'ı içine alan bu devre ait elimizde yazılı kaynak yoktur. Bazı Çin kaynaklarında Hunlar'a ait kelimeler var ise de, transkripsiyonlarının iyi yapılmamış olmasından dolayı, anlaşılmamaktadır. Çince kitaplarda geçen bu Hunca kelimeler daha çok askeri deyimlerle ve devlet teşkilatı ile alakalıdır.
ESKİ TÜRKÇE DEVRİ
Bu döneme, Göktürk ve Uygurlar tarafından kullanılan alfabelerle yazılan eserler girmektedir. Runik alfabesi ile yazılan Göktürk yazıtları Talas, Yenisey, Ongin, Orhon ve Tola nehirleri çevresine dağılmıştır. Bu anıtlardan en meşhurları; 732'de Kül Tigin, 735'de ağabeyi Bilge Kağan ve 720 yıllarında da Bilge Kağan'ın veziri Tonyukuk adına dikilen yazıtlardır.
Kireç taşlarının oyulması ile yazılan anıtlar 1893 yılında Türkolog Wilhelm Thomsen tarafından okunmuşlardır. Bu yazıtlar, Türk adının, Türk milletinin adının geçtiği ilk Türkçe metin olması, Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi, devlet ve halkın karşılıklı olarak görevlerinin belirlenmesi, Türk uygarlığı yasaları ve kültürü hakkında bilgi vermesi bakımından çok önemlidir
.
Türk dilinin ve kültürünün gelişmesini en uzun devam ettiren Uygurlar ise, Hun, Tibet, Brahma, Süryani , Soğd, Mani ve Uygur alfabelerini kullanmışlardır. Uygurlar arasında en yaygın alfabeler Soğd, Mani ve Uygur alfabeleri olmuştur. Soğd alfabesi aslında Uygurların sonradan kullandıkları Uygur alfabesinin aynıdır.
Soğd harflerini Uygurlar ilk defa 825-832 yılları arasında kağan olan Ho-sa'nın şerefine dikilen Kara-Balğasun yazıtında kullanılmıştır., 18 harften meydana gelmiş ve VIII. yüzyılın ilk yarısından sonra kullanılmağa başlanmıştır.
Bu yazıt, Uygurların Mani dinine girişini anlatmaktadır. Yazıtta kısaca "Evvelce et yenen bir memlekette şimdi pirinç yenecek, evvelce insan öldüren bir millet artık hayır ve sulh içinde yaşayacaktır." yazar. Uygur alfabesi ise, 18 harften meydana gelmiş ve VIII. yüzyılın ilk yarısından sonra kullanılmaya başlanmıştır.
ORTA TÜRKÇE DEVRİ
Bu devir, Uygurlar tarafından Mani ve Budist metinlerinin tercümelerini, Uygurca yazılmış Hukuk Vesikalarını, Çağatay ve Kıpçak yazı dili ile Oğuzca yazılmış metinleri içine alır.
Uygur alfabesi ile yazılmış en önemli eserler Uygur Vesikalarıdır. 11. ve 13. yüzyıllarda yazıldıkları tahmin edilen bu hukuk vesikaları, Uygurların çok yüksek bir medeniyet seviyesinde olduklarını ve oldukça ileri bir iktisat bünyesine sahip olduklarını göstermektedir.
Vesikalarda kesin tarih olmadığından, bunların ne zaman yazıldığı kullanılan kelimelere bakarak
tahmin edilmektedir. Vesikalar genel olarak bireylerin kendi aralarında veya toplu halde yaptıkları muameleler ile bireylerin devletle olan ilişkilerini anlatır. Borç alıp verme, ödünç verme, kiralama, alım-satım, vasiyet gibi pek çok olayın nasıl yapılması gerektiği bu vesikalarda anlatılmaktadır.
12. yüzyıldan sonra Orta Asya'nın İslamlaşması, ilk Türk İslam devletlerinin kurulmasıyla Türk yazı dili ve edebiyatında yeni değişiklikler ortaya çıkmıştır. Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla, Arapça yazılmış olan Kaşgarlı Mahmud'un Divanı Lügat-it Türk'ü oldukça zengin bir sözlük değeri taşımaktadır. Bu eser, Orta Asya'da yaşayan boyların ata sözlerini ve destanlarını toplamıştır. Türk folklor ve Halk edebiyatını öğrenmek için başvurulacak ilk eser önemini taşımaktadır.
Yine Karahanlı Türk devletinin bir başka düşünürü olan, Balasagun'lu Yusuf Has Hacib'in 1069 senesinde tamamladığı ilk İslami Türk edebiyatının eseri olan Kutadgu Bilig, zarif dili ve ahlaki konusu ile dikkat çeker. Yusuf Has Hacib hiç bir Türkçe örnek bulunmadan 6520 beyitlik manzum bir eser meydana getirmiştir. Eserin yazılma sebebi Türklerin ahlak, hukuk ve özellikle devlet idaresindeki vasıflarını devlet adamlarına ve gelecek nesillere izah etmesidir.
Muhakemet-ül-Lugayetn |